* Bu rotada pek durmadığım için pek fotoğraf yok nedense, belki fotoğraf makinasının kartlarından birini kaybetmiş olabilirim. Oysaki Babakale-Assos arasında çok güzel köy yollarından geçmiştim.
Sabah 08:00’de kalkana kadar ara ara uyandım sonra kalkıp çadırı, eşyaları topladım, balıkçı arkadaşlardan uyanık olanların bayramlarını kutladım, teşekkür ettim.
Babakale’ nin güneyinden köy yollarından Assos. Yollar bozuk, özellikle Babakale ‘den ilk 2-3km. Daha sonra dağ yolları, yeşillik. Yol bozuk, dar ve tehlikeli (inekler, koyunlar, köpekler vs) olduğu için sakin sakin, temkinli sürdüm.
Assos’ a ulaştığımda antik liman girişinin hala inşaat sebebiyle kapalı olduğunu gördüm. Bu sırada limana yürüyerek inmek isteyen Hollandalı bir turiste inemeyeceğini anlatmaya çalışan bekçiye yardım ettim 🙂 Antik kente çıkmaya başlayınca taş döşeli yollara edebildiğim kadar küfür ettim. İnanılmaz rahatsız edici ve sarsıntılı 300-400m sonra köy kahvesinin yanına parkedip antik kente tırmandım ama sürprizzzzz, bayram sebebiyle öğlene kadar kapalı. Ülkemin memur zihniyetinin yansıması, her yerde 8:30 yazıyor ama abiler keyiflerine göre açıyor. Neyse ki Assos’u daha önce 2-3 kez gezmiştim. Tekrar boktan yoldan iniş.
Alışveriş ve ihtiyaç molası için köyün aşağısındaki benzin istasyonunda çalışanlarla sohbet ettim, bayramlarını kutladım, ikram ettikleri çayı içtim, motosikletlerden ve geziden konuştuk.
Assos ‘tan Küçükkuyu’ya kadar yol çok kaliteli olmayan, iki otomobilin ancak geçebildiği, büyük araçların yol verdiği darlıkta. Yol boyunca deniz tarafında irili ufaklı oteller, restoranlar, kamp alanları var. Küçükkuyu’dan sonra ise yol kalitesi artıyor hatta 3 şeritle otoban kalitesine geliyor ama karşıdan karşıya geçen yayalar ve bazen 2 şerit park etmiş otomobiller yüzünden tehlikeli hale geliyor.
Kahvaltı için Akçay şehir içine girdim, çarşı içinde güzel bir simitçi bulup klasik simit/peynir/çay kahvaltımı yaptım. Akçay son gördüğümden bu yana çok değişmiş, gelişmiş.
Aslında planım Ayvalık’tan geçmek, Altınova’da ev satın alan iş arkadaşıma uğramak, belki Artur’da yazlığı olan arkadaşlarıma uğramak ancak koyu bulutlardan tedirgin olup yoluma devam etmek zorunda kaldım, eski yoldan hızlıca İzmir’e döndüm. Bu yolun en kötü kısmı Menemen-Karşıyaka arası sanırım. Trafik çok yoğun ve hızlı, bu hızlı trafikte bir de sürekli trafik ışıkları. Daha sonra çevre yolundan aile evi. Çevreyolu E5’i aratmıyor maşallah.
İzmir’de 2 gün boyunca hiç bir şey yapmadan aile saadeti. Bir ara sadece bir yapı market alışverişi onun dışında rakı, votka, viski 🙂
Be First to Comment