Avrupa’daki diğer şehirlerde katedral gezdiğimiz için Amsterdam’da nasıl bu işler dedik ve 3. güne Amsterdam merkeznindeki “De Nieuwe Kerk” (Yeni Kilise) katedralini gezmekle başladık. Anlaşılan Amsterdam halkı anlaşılan kiliseleri pek önemsemiyor, çünkü kiliseyi müzeye çevirmişler. Biz gittiğimiz sırada Afrika maskeleri sergisi vardı içeride. Kilise zaten ahım şahım bir kilise değil, çok bir özellik göremedim. Ne İtalyan kiliseleri gibi süslü ne de İspanyol kiliseleri gibi parlak değil. Düz, siyah sayılabilecek büyük bir bina diyebiiliriz. Giriş 3,5 euro idi ve kiliseye mi verdik sergiye mi verdik anlamadım.
Katedralden çıktıktan sonra bir sonraki durağımız ünlü Hollanda’lı ressam Rembrandt’ın evi oldu. 17. yüzyılın en büyük ressamlarından biri olan Rembrandt’ın yaşadığı, atelye ve yaptığı eserleri satış için kullandığı ev restore edilerek müze haline getirilmiş. İçeride o dönemde kullanılmış mobilya ve ev gereçleri var, sanırım hepsi dönemin kopyaları, gerçek değiller, ancak yaşanılmış o zamanların ruhunu anlatması ve hissettirmesi açısından önemli. Müzede Rembrandt’ın asıl önemli eserleri sergilenmiyor, çoğunlukla eskiz ve portreler var. (Örneğin en büyük eseri sayılan Night Watch Rijkmuseum’da.) Müzenin üst katındaki atelyede Rembrandt eserlerinin kopyaları yapılıyor. Ayrıca atelyelerden birinde o dönemde kullanılan resim malzemelerinin nasıl üretildiği de canlı olarak anlatılıyor. Müzeye giriş kişi başı 12,5 euro ancak I Amsterdam kartınız varsa ücretsiz.
Amsterdam’da gezmekten zevk aldığım yerlerden biri de NEMO isimli bilim müzesiydi. Müzeye Rembrandt Evi Müzesi’nden çıkıp yürüyerek gittik. İlk başta mesafe kısa gibi geldi ama giderken biraz yorulmuştuk. Aslında daha çok ilk ve orta okul öğrencileri ve öğretmenleri için uygun olan müze binası bir gemi şeklinde tasarlanmış. Müzede bilim ve teknoloji ile iligi bir çok oyuncak, oyun, DNA vb reaksiyonları gösteren animasyonlar, hava ile çalışan mekanizmalar, çocukların katılabildiği bir laboratuar ve kafeterya alanı var. En üst kat bizim ziyaret ettiğimiz dönemde tadilat dolayısıyla kapalıydı, bahar aylarında binanın en üst katındaki bu kattaki teras kafeteryadan Amsterdam izlenebiliyormuş. NEMO bence çocukların eğitimi için harika bir yer. 4-5 yaşlarındaki çocuklar bile görerek deneyerek bir çok şeyi öğrenebilirler. Öğretmenler için de eğitim materyali oluşturma ve kullanma açısından güzel bir kaynak olabilir. Giriş ücreti kişi başı 15 euro, I Amsterdam veya Amsterdam müze kartınız
varsa ücretsiz. NEMO’ya gitmek için yürüyebileceğiniz gibi Centraal Station’dan kalkan otobüsleri de kullanabilirsiniz. Biz dönerken NEMO’dan anacaddeye çıkıp ilk duraktan istasyona giden otobüsleri kullandık.
Merkez istasyona geldikten sonra Damrak caddesinde gezinip Hema süpermarketten su ve içecek aldık. Bir yerlerde sandviç atıştırıp gezmeye devam ettik. Bir ara sadece nutella satan bir dükkana girdik, kız arkadaşım Nutellalı birşeyler yedi 🙂
Dam meydanına çıkınca karşınıza ilk çıkan şeylerden biri de meydanın bir köşesindeki Madam Tussaud’s Balmumu Müzesi. Bildiğim kadarıyla orjinali Londra da ama bazı Avrupa şehirlerinde kopyaları bulunuyormuş ki Amsterdam’da bulunan da kopyası. Müze binası bir kaç katlı ve onlarca ünlünün balmumu heykeli var. Açıkçası bize çok bir şey kattığını söyleyemem sadece merak için girdik. Londra’ya gidersem oradakine gireceğimi de sanmıyorum. Bazı heykellerin yanında fotoğraf çekip çıktık, ancak heykel sayısı ve ziyaretçi sayısı çok olunca gezmesi zaman aldı. Müzeye giriş kişi başı 22,5 euro ancak farklı zamanlarda giriş ve kombine biletlerle indirimler söz konusu. I Amsterdam karta da indirim uygulanıyor, indirimle birlikte iki kişi için 33,75 euro ödedik.
Be First to Comment