Yanımızdan birinin geçtiğini farkettim.Bizim yaşadıklarımızı dışardan baktığında anlamayacak bir “yabancı”.Birbirimize bakıyorduk. Belki umutsuz,şuçlayıcı,her an savunmaya geçecek gibi konuşma isteklisi -ama bunu belirtemiyorduk- durumda karşılıklı oturuyorduk.Ellerini birleştirmiş masadaki kültablasını izliyordun.O an ne düsündügünü bilmeyi istedim.Kafamda “Evet” ve “Hayır” lardan oluşmuş kelime yumakları vardı ve bir türlü çözülmüyorlardı.
Soru sorsan yanıt veremeyecek,kendini savunamayacak,belki de suçlu benim diyebilecek durumdaydım. Belki bu yüzdendi gözlerine bakmaya çalışmam.Oysa aramızda suçlayacak birşeyin olduğunu düsünmüyor aksine, suçlanacak tek seyin içinde yaşadığımız ortamlar olduğunun farkında olduğumuzu biliyordum.
Belki de herşey bu noktada başlıyordu.Kendimizi bulutlara bırakıp -ismini koyamadığım- yaşadığımız ilişkiyi etkileyen engelleri,istekleri, beklentileri,değişimleri vb dış etmenleri görmezden gelerek, hayatımızın ileriki dönemlerinde bunlar önümüze çıktığında yine “Boşver,biz birbirimizi seviyoruz nasıl olsa” mı diyecektik.Peki,birşeylerin anlamını farketmiş olup,yaşımız ve içinde bulunduğumuz durumdan geri dönülemeyecek bir “nokta” yı kaçırırsak?
Not: Bu deneme yeni bir deneme deği, tahminen 90’lı yılların sonunda benim tarafımdan yazıldı, ama hatırlamıyorum ne zamanlardı.
Be First to Comment