Sakız ‘dan Midilli ‘ye gitmek için haftalar önce feribot bileti almıştım. Hatta tatilimizi ilk halinde Midilli-Sakız şeklinde planlamama rağmen Midilli’den Sakız’a feribot sadece akşam 20:00 civarında olduğu için daha sonra Sakız-Midilli’ye çevirmiştim. Sakız-Midilli feribotu sabah saat 09:00’da idi. Sabah kalkıp limana yürüdük, Μάνικα Καφέ (Manika Kafe) ‘de oturup feribot gelene kadar birer kahve içtik. Feribot geldikten sonra limanda büyük bir hareketlenme oldu, Atina, Kavala gibi büyük şehirlere gitmek isteyip limanda geceleyen mülteciler limanın bekleme alanına akın etmeye başladı.
Açıkçası ben daha küçük bir feribot beklerken 193 m. boyundaki Nissos Rodos limana yanaştı. Limana yanaşması yaklaşık 30 dk sürdü. Biz herkes binene kadar bekleyip son binmeye karar verdik. Bavulumuzu, bavulların bırakıldığı alana bıraktıktan sonra koltuklarımızın bulunduğu 8. güverteye çıktık. Gemi oldukça yeni, temiz ve konforlu. Tek problem bizim koltuklarımızın bulunduğu iç güvertedeki alanın gereğinden fazla soğuk olmasıydı. Resepsiyondaki görevliye sebebini sorduğumda soğutma sisteminin aslında çalışmadığını, dış havanın içeri havalandırma yoluyla verildiğini söyledi. Yani ısıtmayı çalıştırmadan hava sıcaklığı değişmezmiş, bunu da yapmayacaklarmış. Yaklaşık 3 saatlik feribot yolculuğumuz boyunca yanımızdaki dergileri okuduk, Yunan haber kanallarında tekrar seçilen Tsipras ile ilgili haberlere baktık.
Mytilene, Lesvos (Midilli) adasının en büyük yerleşim alanı ve ana limanı. Tüm büyük feribot ve gemiler buraya yanaşıyor. Buradan diğer küçük şehirlere ve köylere belli saatlerde otobüsler var ama saatleri çok sık değil gördüğüm kadarıyla. Feribotumuz yanaşırken hava hafif yağmurluydu ve yerler ıslaktı. Buna rağmen limanda büyük bir mülteci yolcu kalabalığı vardı, hatta bazıları limana çadır kurmuştu. Küçük bir kargaşada ineceğimiz yolu ve merdivenleri bulamadık, görevliler yardımcı oldu, bavulumuzu alıp limana indik. Liman karmaşa, çöp atıkları, rüzgarda yırtılmış çadırlarla doluydu. Limanın çıkışındaki turizm bilgi ofisindeki kadın bana Molyvos (Mythimna diğer ismi) otobüslerinin kalktığı yeri verdiği haritada işaretledi, otobüslerin saatlerini belirten bir broşür verdi. Bavulumuzu çekiştire çekiştire limanın diğer tarafındaki otobüs terminalini aramaya başladık. Terminale varınca önce Molyvos otobüsünün saatini ve hangisi olduğunu bulduk, bavulumuzu otobüse verip biletlerimizi aldık. (Bilet kişi başı 7,5 Euro). Uzaklığın yaklaşık 60 km olduğunu ancak virajlı yollar ve ara duraklar sebebiyle yolculuğun 1-1,5 saat süreceğini öğrendik. Otobüs bakımlı karayollarından ilerleyip şu güzergahı izliyor.
Molyvos’a vardığımızda önce pansiyonumuzu bulmak için oldukça uğraştık. Pansiyonun ismini ve adresini gösterdiğimiz kimse yerini gösteremedi. Haritada da bulamadık ve pansiyonun çok küçük ve başarısız olduğunu anladık. Sonra şans eseri sokağın ismini bulabildik. Sokak isimleri Yunanca, haritalarımız ise Ingilizce olunca biraz zorlanmadık değil.
booking.com üzerinden ayarladığımız Studios Myrsini, yaşlı 2 kadının işlettiği bir aile apart oteli. Aklınıza gelebilecek her şey eski 🙂 Odayı görmek için yukarı çıktık ama beğenmedik. Yaşlı teyzenin ingilizce kelime dağarcığı toplamda 5 olmalı. Oldukça zorlandık, neyseki rakamları biliyor. İlk başta kalacağız dedik ama daha sonra kız arkadaşımla oturup bu pansiyonun gecelik 30 Euro etmez diye düşündük. Bu yüzden çıkıp başka otel/pansiyon bakmaya çıktık. Baktığımız eli yüzü düzgün oteller yüksek fiyatlıydı, pansiyonlar ise dökülüyordu. Çok beğendiğimiz bir pansiyonun da tüm odaları doluydu, hem de hepsi Türklerle. Ortada kalmamak için Marina’s Rooms adında bir pansiyon uygun geldi, oda fiyatı 30 Euro idi, yine de daha iyi bir yer bulabiliriz diye düşünerek sadece 1 gece kalmaya karar verdik.
En zor kısım pansiyoncu teyzeye kalmayacağımızı söylemek oldu. Teyzeye söyleyince (elbette el işaretleri vs ile) olay çıkardı, uzun süre Yunanca homurdandı sonunda booking.com yetkili numarasını aradı. Türkçe konuşan bir booking.com çağrı merkezi elemanı ile odayı beğenmediğimizi ne yapmamız gerektiğini sordum. booking.com yetkilisi normalde tamamını ödemek zorunda olduğumuzu ama beğenmediğimiz için 18 Euro ödememiz halinde sorun çıkmaması gerektiğini söyledi. Ancak yaşlı teyzeyi buna ikna edemedik, sonunda o da vazgeçti ne haliniz varsa görün gibi işaretler yaptı ve hiç para almadı, kısaca bizi kovdu. Sanırım bayağı bir küfür yedik.
Bu arada tam pansiyondan çıkarken yağmur patladı, sırtımda çanta, yağmurdan sıçan olmuş şekilde kız arkadaşımı arıyorum bulamıyorum. Ana caddeye indim, kız arkadaşım minik bir kafeye oturmuş beni bekliyordu, o da ıslanmış. Yağmur duracak gibi değildi açıkçası, yaklaşık 1 saat bardaktan boşanırcasına yağdı. Kafede sıcak birşeyler için yağmurun dinmesini bekledik, yağmur dinince de yeni pansiyonumuza doğru yürüdük. Molyvos tam tepeye kurulmus bir köy, girişi ile liman arasındaki yol kemer şeklinde olduğu için önce yokuş çıkıyorsunuz sonra yokuş iniyorsunuz. Her şekilde eziyet kısaca. Yol arnavut kaldırımı olduğu için tekerlekli bavulu çekiştirmek daha büyük bir sorun haline geliyor.
Marina’s Rooms pansiyonu limana inerken yol kenarında 2 katlı bir ev, alt katta Marina ve ailesi kalıyor, üst katta ise 3 tanesi deniz manzaralı, 3 tanesi ise arkaya bakan 6 tane odası var. Deniz manzaralı tüm odalar tutulmuştu ve bize arkaya bakan basit bir oda kalmıştı. Eşyalar, hatta havlular bile eskiydi. Aklımız sahildeki otellerde kalmıştı. Akşamüstü olmuştu ve hem yemek hem de otel bakmak için dışarı çıkmaya karar verdik.
Denize bakan odaların manzarasını merak edenler için şöyle olmalı tahminen. Fotoğrafı pansiyonun bulunduğu civarda yol kenarından çektim.
Akşam yemeğinden önce hafif bir şeyler atıştırmak için yol üstünde gördüğümüz “Gyro” satan Friends isimli dükkana daldık. Gyro aslında bildiğimiz döner, eskiden Yunanlılar da döner diyormuş ama Türk kökeninden geldiğini saklamak için Gyro ismini kullanmaya başlamışlar. Etten yapılanı bizdeki döner ile aynı sadece ekmek olarak pide (pita, bizdeki yuvarlak döner pidesi) kullanıyorlar. Ancak domuz etinden, köfteden, tavuktan hatta peynirden bile yapıyorlar. Kısaca pideyi külah şeklinde kıvırıp içine etli malzemeyi koyup üzerine de sos döküyorlar. Yemesi ekmekten dolayı biraz zor, sos çoksa üzerinize dökülebiliyor. 2 gyro, 1 kutu kolaya 9 Euro ödediğimizi hatırlıyorum ki genelde bizde de aynı fiyata çıkar. Merak edenler için şöyle bir şey;
Biraz kumsalda dolaştık, daha sonra kaleye doğru çıkıp akşam yemeği için gidilebilecek mekanlara baktık. Daha sonra limana yürüdük, limandaki tavernalar genelde meyhane tarzı yerlerdi bir tanesini gözümüze kestirip akşam gelmeye karar verdik. Pansiyona dönüp biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için dışarı çıktık.
Akşam yemeğini limanda bulunan Le Grand Blue isimli tavernada yedik. Deniz kenarında mavi-beyaz masaları olan, güzel bir mekan. Servis oldukça başarılı. Fiyatlar ortalamanın üstünde, ne de olsa turistik bir yer, hem de deniz kenarında. Uzo ile birlikte soğuk ve sıcak mezeler denedik. Karidesler bizde olduğu gibi mikro boyutta değildi, peynirleri kesinlikle güzeldi. Memnun kaldık, hesap olarakta 42 Euro ödedik.
Yemekten sonra biraz yürüyüş, sonra pansiyona dönüş ve uyku.
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 1. Gün Sakız
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 2. Gün Sakız
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 3. Gün Sakız
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 4. Gün Molyvos
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 5. Gün Molyvos
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 6. Gün Petra
Chios (Sakız) – Lesvos (Midilli) Gezisi – 7. Gün Ayvalık
Be First to Comment